2022 Sonbaharı


Yaz mevsimi sportif balıkçılar için yaz kampları kurmak anlamına gelir. Herkes 15 Haziran'a av sezonunun açılmasını herkes dört gözle bekler. 15 Haziran'ı bekleyemeyenler ise 15 Nisan'da Turna oturumları yaparak vakit geçirirler. Turna avcı bir balık, farklı donanım ve farklı stratejiler gerektiriyor. Eğer gerekli donanımları yeniden oluşturabilirsem ben de düşünüyorum Turna avcılığını. Yine yakala bırak yapmak kaydıyla. 


Uzun yaz kamplarında gece sıcaktan uyuyamazsınız ve sabah erkenden çadıra vuran güneş sizi içerde pişirir. Güneş gözlüğünü takarak keyifsiz bir şekilde çıkarsınız çadırdan dışarıya. İşin en güzel yanı eğer gölet yüzmeye uygunsa kendinizi doğrudan suya atmaktır. Göletlerde yüzmek yasak olsa da sadece serinlemek için kıyıda oturmak bile iyi gelir insana. Bir defasında Sakarya nehrine girmiştim yıllar önce. Sanırım yer kürenin çekim gücü devreye girdi ve ilginçtir vücudumdaki bütün gerginlik yok olmuştu dışarıya çıktığımda. Bu yaz Avrupa'da sıcakların  aşırı yükselmesi sonucu hiç niyetim olmadığı halde Rhein Nehri'nde yüzdüm bir defa. 40 metre ilerideki uyarı dubalarına ulaştığımda suyun korkutucu çekim ve akış gücü beni heyecanlandırdı ve kıyıya döndüm hemen. Bir ağacın gölgesinde güneşlendim ve yine yük gemilerini seyrettim.  


Yaz mevsiminin büyük bir kısmı Almanya'da geçti. Ağustos ayında gelmek nasip oldu Eskişehir'e. İlk başlarda kendi başıma daha sonra PORSAB kurucu üyesi Tuncay Çelik dostumla uzun yaz ve sonbahar kampları yaptık. Eğer birlikte ya da yan yana kamp kurduğunuz insanlar da sportif balıkçı ise oturumlar gerçekten eğlenceli geçer, strateji ve deneyim paylaşımları yapılır. Böylece hedeflediğiniz trofe balığa bir adım daha yaklaşırsınız. Ayrıca avlakta herkes birbirinin desteği ve yardımına ihtiyaç duyar. Fakat bu yardımlaşma nezaket ve içtenlikle rica edildiğinde ve yapıldığında bir anlam kazanıyor. Giysi çantamı evde unuttuğumda bana gece için kaban veren Fatih Üre arkadaşa ve babasına buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. 

Bu yaz bir çok olumlu gelişmelerin yanında çok can sıkıcı olaylar yaşadım insanlarla. Yakala-Bırak'çı olmadığı halde kendini sportif balıkçı olarak tanımlayan avcılar var. Yasalar çerçevesinde balık yakalayıp evine götüren bir insanla sorunum yok. Fakat sportif balıkçıyım diyen kişi avlakta çöp bırakmaz, başkasının oturumunu rahatsız edecek şekilde olta atmaz, istavrit oltasıyla trofe yakalamaya kalkmaz. Sadece bir kişinin iki oturum sonrası avlakta bıraktığı çöp size bir fikir verecektir sanırım: 20 adet gaz ve su pedi, 20 adet pil, onlarca ıslak mendil, 200 adet sigara izmariti, bir olta, iki olta takımı ve kurşun. 

Kışın avlaklara musallat olan ağcı ve zıpkıncılar büyük trofe balıkları avlaklardan temizliyorlar. Biz sportif balıkçılara ise bu katliamdan arta kalan trofeleri yakalamak düşüyor. Bu bile başlı başına bir üzüntü kaynağı iken bir de mutlu olmak için geldiğiniz su kenarında söylenerek mıntıka temizliği yapmak kahredici. Ayrıca çöpü cam, metal, kurşun ve pil olarak sınıflandırıp geri dönüşüme taşımak artık gerçekten yorucu ve yıpratıcı olmaya başladı.


Almanya'da balık avlama ehliyeti olmaksızın avlanmak yasak. Bir süre kursuna gidip sınavına girmeniz gerekiyor. Ciddi yaptırımları var. Almanya'ya ilk geldiğimde tanıştığım bir sportif balıkçıdan aktarıyorum. Nehir polisi dürbünle sürekli izleme yapıyor. Bu esnada tanıdığın yanına gelen ve ehliyetsiz olta atan arkadaşlarına ciddi para cezası uygulanıyor. Benim de ehliyetimi kaybetme tehlikem var diye anlatmıştı. Almanya'da ki bir diğer ilginç kanun ise anladığım kadarıyla yakala-bırak yapmak yasak. O nedenle tuttuğu balığı kimseye göstermeden salmak durumunda kalıyor sportif balıkçılar. 


Şu an kış ve bu satırları Almanya'dan yazıyorum. Birinci katta oturan komşum Philip Wax benim de teşvikimle balıkçılık kursuna gitti ve ehliyet aldı. Kendisiyle beraber geçen seneden bildiğimiz Gekeschert Angelsport malzeme dükkanına gittik ve yeni malzemeler aldık. Neredeyse tüm her şeyin internetten satılmaya başlaması bu türdeki küçük dükkanları da büyük zincir satış yapan işletmeleri de olumsuz etkiledi. Geçen sene gittiğimiz tanınmış bir mağaza zincirinden hiç bir şey satın almadan dönmüştük. Sanırım pandeminin de etkisiyle kapanma noktasına doğru gidiyordu ve çalışanların mutsuzluğu yüzlerinden okunuyordu. Bu yıl bir kez daha gözlemleme şansım oldu; Gekeschert gibi butik dükkanlar deneyimli çalışanları sayesinde ayakta duruyor. Alışveriş esnasında sürekli deneyim paylaşımı yapan ve doğru yönlendirmelerde bulunan iş bilir insanlar. Kendilerinin de sportif balıkçı olması alışverişi dostluğa dönüştürebiliyor. Gekeschert çalışanı sevgili Tobi'nin geçen seneki tavsiyeleri sayesinde bu yaz güzel trofeler yakaladım. Ona Türkiye'deki karadüzen ve zıpkın avcılığı yüzünden büyük trofe yakalayamadığımızdan bahsettim. O da bana Almanya'daki bırakma yasağı nedeniyle trofelerin barbekü yapılarak tüketildiğini söyledi gülümseyerek. 


Bu noktada bana şu söylenebilir: Efendim deneyim paylaşımı artık sosyal medya üzerinden yapılıyor. Evet bu doğru fakat üzerinde biraz düşünmemiz gerekiyor ve bu konuda ciddi eleştirilerim var. Konunun ehli olmaksızın video ve görsel paylaşımları yapmanın olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Sevgili  Mehmet Öcal anlatmıştı: Dağcılık kampına katılan genç bir arkadaşı kamp hocası verilen eğitimi ciddiye almadığı kamptan uzaklaştırıyor. Çünkü dağ tırmanışında bir kişinin hatası tüm grubu ölüme sürükleyecek bir felaketle sonuçlanabilir. Sportif balıkçılığın da dağcılık gibi bir spor disiplini olduğunu düşünüyorum. Ciddi bir eğitim almadan kimse suya olta atmamalı. 


Peki sosyal medyada sportif balıkçılıkta yapılan hatalı paylaşımlar ve yanlış tecrübeler ne ile sonuçlanıyor: Yeni başlayanlar için bir karmaşaya yol açıyor. Avcılık ve sportif balıkçılık ayrımı belirsizleşiyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğu belirsizleşiyor. Bu arada gerçekten iyi niyetle yapan insanları tenzih ederek yazıyorum. Yetkinliği tartışmalı bir çok insan çeşitli isimlerle sazan grubu sayfası açıyor. Buralarda sportif sazan balıkçılığının temel ilkelerine ters paylaşımlar yapılıyor. Ölü balık sergileme, yapay yem kullanımını teşvik eden görseller, balık sergileniyor fakat bırakma fotoğrafı yok, her türlü birinci el ya da ikinci el malzeme satışı. İkinci el malzeme satışı paylaşımları yeni başlayanlar ve model yükseltmek isteyenler için çok güzel bir olanak. Fakat hiç bir ticari unvanı olmayan insanların buralarda birinci ya da ikinci el malzeme sattıklarını da görüyoruz. Peki vergisini ödeyerek dükkan veya internet satışı yapan bu işe yıllarını vermiş insanlara yazık değil mi? Yeni, sürdürülebilir ve tüm su kaynaklarını gözeten; ticari, avcı ve sportif balıkçılığın çerçevesini çizen bir kanuni düzenlemeye duyulan ihtiyaç acildir. Bunu buraya umutsuzca da olsa not etmiş olayım. 


Bu yaz çoğunlukla Vezirhan'daki kum göletlerine gitmek ve kamp kurmak nasip oldu. Sevgili Ali Çuvalcı ile üzüm hasadına denk geldiğimiz çok güzel bir kamp yaptık. Sonrasında sevgili Tuncay Çelik ile beraber oturumlar yaptık. Sevgili Tuncay ve eşi Özlem yaşamlarını dokuz adet evlatlık kediyle paylaşıyor. Zemzemiye'deki köpeklerimin yanına Vezirhan'da 9 kişilik bir yumak ordusu eklendi. Ayrıca adlarını Safinaz ve Tosun koyduğumuz iki ev kedisi. Sahipleri tarafından avlağa terk edilmiş, insana alışkın iki can. Onlarla çok güzel gündüz ve gecelerimiz oldu. Kediler, acıktıklarında çadırın dışından biri ayaklarımı diğeri başımı patiledi ve uyandırdılar beni. Soğuk gecelerde teneke sobanın yanına kıvrılıp uyudular. Köpekleri de kedileri de çok güzel besledik. Hatta bir seferinde sevgili Fatih Üre'nin ricasıyla sadece besleme yapmaya gittim Zemzemiye ve Vezirhan'a. Uzun zamandır gelirimin bir kısmını canlara ayırdım. Mahalledeki komşumuz hayvan dostu Ayşe Gür'e her ay mahalledeki kediler için bir çuval mama gönderiyorum. Ankara'da mevcutta 700 hayvana sahiplik yapan Patiliköy Derneği'nin depremden sonra can sayısı 1000'e yükseldi. Her ay elimden geldiğince kısırlaştırma ve tedavi için yardımcı olmaya çalışıyorum. Sevgili eşim memleketim İnebolu'da besleme yapan Çiğdem Beğen hanıma zaman zaman mama gönderiyor. Tüm bunları niçin anlatıyorum? Hayvanları besleme, evlat edindirme ve kısırlaştırma konusunda kişi ve dernek düzeyinde büyük bir duyarlılık oluştu. Bunu yapan insanlar günlük yaşamlarından, ömürlerinden, bedenlerinden tüketerek bu canlara sahip çıkıyorlar. Ayrıca yaptıkları harcamaların dekontlarını sosyal medyada paylaşarak şeffaflık ilkesini de gözetiyorlar. Bu insanlara yardım etmek onların üzerindeki yükü biraz olsun hafifletmek anlamına geliyor. Bu vesileyle bana defalarca çuvallarla atık  ekmek veren Vezirhan'daki Trabzonlu Yüksel Usta'ya ve Zemzemiye'deki canları yaz kış besleyen Yaşar Özçoban'a bir kez daha teşekkür ediyorum.


Türkiye'de kuraklık bu kış ciddi boyutlara ulaştı. Bursa gibi bir su şehrinde susuzluk çekiliyor. Türkiye ancak ciddi bir paradigma değişikliği ile tüm sorunlarının yanında su sorununu da çözebilir. Türcü, sadece insan odaklı bir yaklaşımla yapılagelen tüm gelişme ve kalkınma projelerinin geleceği olmadığı Maraş ve Hatay depreminden sonra açıkça ortaya çıktı. Umarım Mayıs ayında yapılacak olan seçimler bu paradigma değişikliğine kapıları açar ve tüm yaban yaşamı kucaklayan adımlar atılır.













Eskişehir - Mainz 2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mombach Günlükleri

Balıklar da Kuraklık Olduğunu Biliyor - 2021 Yaz Mevsimi