Balıklar da Kuraklık Olduğunu Biliyor - 2021 Yaz Mevsimi

Yeni bir Dünya, yeni bir hayat mümkün ama kendinden ve yaptıklarından kuşku duyanlar için! Agah Aydın


Uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum. İlk aklıma gelen sıcak ve kuraklık. Neredeyse bütün Alpu ve Beylikova'yı dolaştım. Dört defa Alpu yakınındaki Koşmat Göleti'ne bir kaç defa da Zemzemiye Göleti'ne gittim. İki küçük sazan dışında hiç balık yakalayamadım. Şuna inandım ki balıklar da kuraklık olduğunu biliyor. Sudaki oksijen seviyesi düşük, sucul yaşam yavaşlıyor. Yaban hayatı, kendi iradesi dışında yapılan bu kötülüklerle karşı karşıya.  Çünkü su devir daim etmiyor. Alpu ve Beylikova taraflarında eskiden şeker pancarı ekilen bütün tarlalara şimdi mısır ekimi yapılmış. Endüstriyel bir tarım firmasının plakası var bütün tarlalarda. Anladığım kadarıyla arazi sahipleri ürün anlaşması yaparak tarlalarını bu firmaya vermişler. Yer altı suları, gölet suları ve Porsuk Nehri'nin suları bu arazilere çekiliyor. Ve tabi beklenen oluyor. Su kıtlığı var. 150 metreye vurulan sondajlar daha kısa mesafeye vurulan sondajların da suyunu çekiyor. Bahçecilik yapanlar su bulamıyor bu nedenle. Nehir Sazak ve Biçer'e doğru kuruyor. Türküsü bile olan 'Suya Koyun İndirme' artık folklorik bir geçmiş. Gelen duyumlar Biçer'de köylülerin hayvanlarını sattığı yönünde. Karada yaşayan Çakal, Tilki, Gelincik, Kurt ve diğer memelilerde suya yavrularını indiremiyor. Son yirmi yılda Türkiye'de kapitalizm 'yıkıcı yıkım' evresinin zirvesine ulaştı. Tepelerin üzerinde rüzgar santralleri, tarlalarda güneş santralleri, ormanlarda hidroelektrik santralleri, taş, maden ve mermer ocakları var. Tüm bunlar doğal peyzajı yaban hayat, doğa ve insan aleyhine hiçleştiriyor. 





Günlerce doğayı, avlağı, tarlaları, köyleri ve yaban yaşamı gözleme olanağı buluyorum ve tabi ki bir sportif balıkçı ve doğasever olarak bu beni çok üzüyor. Yayıklı Köyü'nün hemen yanındaki Koşmat göleti Alpu Ovası içinde yeni sayılabilecek bir sulama göleti. Çok büyük olmasa da trofe sazan yakalanabilen bir avlak. Alpu'dan gelen şıp şıp oltacılar küçük sazanları boy ölçülerine bakmaksızın avlayıp götürüyorlar. Zaten bir avuç su kalmış gölette balığın üreme şansı giderek azalıyor diye düşünürken bir gece çadırın içinden set üzerinde bir şeyler yapan iki kişi gördüm. Yanlarına gittiğimde şaşkınlık geçirdim. Hiç bir yetkileri olmadığı halde gölete Antalya'daki bir üretme çiftliğinden getirdikleri 80.000 adet yavru sazanı saldılar suya. Gelecek yıllarda Koşmat Göleti'nin balık üretme yetkisini almayı planlıyorlarmış!! Çukurhisar ve Keskin göletleri yıllarca güya ehliyetli balık üreticilerine verildi ve sonuç tam anlamıyla fiyasko oldu. Gerekli teknik ve biyolojik alt yapıyı önemsemeden sadece hasat hedefiyle yapılan bu üretim kısa sürede sonlandı. Bu konuda en büyük darbeyi Çukurhisar ve Keskin'e günübirlik olta atmaya, ailesiyle piknik yapmaya giden Eskişehir halkı aldı. Çünkü bu iki avlak Eskişehir'e çok yakın, çok eski ve bol balıklı avlaklar. İkinci darbeyi ise yaban yaşamı aldı. Son iki yıldır bu göletlerde sadece setin önünde su var. Aynı zamanda onlarca farklı göçmen ve yerli su kuşuna da ev sahipliği yapan bu avlaklar maalesef çok kötü durumda. 




Koşmat Göleti'nden güzel anılarım var bu arada. Çobanlar çadırımın yanından koyunları suya indiriyorlar bazen. Üç yıldır Türkiye'de çobanlık yapan Muhammed ile tanıştık. Afkanistan'lı bir Özbek mülteci. Aynı işi üç yıl da İran da yapmış. Altı yıldır yurdundan ayrı. Muhammed kendi köyünde de çobanlık yapıyormuş. Sürekli küçük kızlarıyla telefonda konuşuyor. Karısı ikinci kızına hamileyken ayrılmış köyünden. Bu nedenle küçük kızı bir babasının olduğuna inanamıyor. Küçük kızı sürekli arıyor ve köydeki çocukları babasına şikayet ediyor. Senin baban yok diye alay ediyorlarmış. Muhammed gece koyunları gölete indiriyor. Laflıyoruz. Kır ve çoban köpekleri çadır çevresine koyduğum kuru mamalardan memnun. Ekmekten başka yiyecek yüzü görmeyen hayvanlar gece boyunca gelip gidip kıtır kıtır yiyorlar mamaları. Minnettarlar. Muhammed, altı yıllık gurbetlik yetti artık 2022 yılı başında döneceğim Afganistan'a dedi. Umarım sağlık sıhhat içinde küçük kızı Zühre'ye kavuşmuştur.



Zemzemiye Göleti 2021 yazında korkunç bir tahribata uğradı. Bir önceki yaz severek defalarca gittiğim bu gölete olta atmak için dört defa gittim. Kır köpekleri için zaman zaman gidip sadece besleme yaptım bunun yanı sıra. Kesik ve diğer köpekler her zaman sevinçle karşıladı beni. Zemzemiye göletinde suyun azalması yosunların aşırı büyüyerek su içinde çayırlaşmalarına yol açtı. Defalarca bel çizmesiyle girip yosunu yarmayı denedim ama her seferinde başarısız oldum. Yosun basması balıklar için protein içerikli kurtçukların çoğalması anlamına geliyor. Bir de ağ atıldığında balık yosunların içine çekilerek kendini kurtarıyor. Çukurhisar ve Keskin'de balığın azalması Zemzemiye Göleti üzerindeki balıkçı baskısını çok artırdı. Bir de pandemi nedeniyle ferahlamak için gelen piknikçiler var. Maalesef herkesin çöplerini bırakıp gittiği bir çöplüğe dönüştü gölet. Bir de definecilerin verdiği tahribat eklenmiş bu felakete. Elle kazılmış dört adet gömü çukuru. Bir tanesi 6 metre derinliğinde, bir insan ya da hayvan düşerse yardım olmadan çıkması imkansız ve içleri yakılmış çöp dolu. Dünya'nın ilk oluşumundaki kayayı elle kazacak bir motivasyona sahip insanlarla yaşıyor olmamın verdiği şaşkınlık. Muhtara haber yolladım kapatması için ama muhtar ne yapsın. Kışın uğradığım Çukurhisar'daki tanıdıklar gölete ağ atıldığını söylediler üzülerek. Kışın boş kalan denetimsiz avlaklar vicdanı kara insanların insafına terkediliyor maalesef. 


Bir kentli doğasever için balık yakalamak doğa ve yaban yaşamla yeniden kurulan bir ilişkidir. Bu nedenle bir önceki seneye nazaran hiç balık yakalayamamış olmanın benim için bir önemi yok. Alpu kıracında karabatakların sudan Kadife balıklarını yakalayıp keyifle yemeleri, güneş yükselince karşı kıyıda kanatlarını açarak kurutmaları bana keyif veriyor. Arı kuşlarının cıvıltılı korosu, gökyüzünde sürü olarak avlanmaları, kırlangıçların su içmek için suya pike yapmaları da. Kıyıdaki sazların rüzgarla ahenkli salınımlarını seyretmek ise bambaşka bir duygu. Sazancı çadırımı görüp gelen bir sazancı arkadaşla muhabbet. Çay demleyip keyif yapmak ve beklemek. Bazen çadırın içinde uzanıp söğüt dallarının çadıra vuran gölgesini izlemek. 


İnternet üzerinden Almanca dersi aldığım için sonbaharda Almanya'ya geri döndüm. Sabahları üç saat dersim var. Öğleden sonraları ise yine bisikletle Rhein Nehri etrafında küçük geziler yapıyorum. Budenheim iskelesinde soğuk bira içerek nehir üzerinde kayıp giden büyük mavnaları, yük gemilerini ve tur gemilerini izlemek büyük bir zevk. Mainz'da köklü bir yürüyüş geleneği var. Adına üç köprü deniyor. Maiz şehir merkezindeki Theodor-Heuss köprüsünden Kestel'e oradan Main köprüsü üzerinden Gustavburg'a son olarak da Süd köprüsü üzerinden tekrar Mainz'a geçiliyor. Tempolu bir yürüyüşle 3 saat sürüyor bu yürüyüşler. Bazen bisikletle bazen eşim Zeynep'le yürüyerek bu köprülerden geçiyoruz. Her geçişimde Rhein nehri beni büyülüyor. Bir defasında sadece meraktan Rhein ve Main nehirlerinin buluşma noktasına gittim ve soğuk bir bira eşliğinde epey oturdum. Bu arada bunca zamandır buradayım ve nehir üzerinde hiç balık sıçraması görmedim. Bu biraz can sıkıcı. 80'lı yıllarda Fakir Baykurt'un sürgündeyken Rhein Nehri ile ilgili yazdığı şiir geliyor aklıma. 1950'li yıllarda balıklarının tadıyla ünlüymüş koca nehir. Tıpkı Porsuk ve Sakarya'nın balıkları gibi. Sakarya ve Rhein nehirlerinin ortak kaderi sanayi havzaları boyunca uzanmaları sanırım.

Hürmetle...

2021-2023
Eskişehir, Mainz
















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mombach Günlükleri

2022 Sonbaharı